Tarla Faresi ile Şehir Faresi 2024 Masalı ve Özeti

Tarla Faresi ile Şehir Faresi hikayesine hoş geldiniz. Bir varmış bir yokmuş. Çok eski zamanlarda küçük bir köyde türlü türlü sebzelerin yetiştiği bir tarla varmış. Bu tarlada küçük bir fare yaşarmış. Tarlanın bir köşesine küçük bir ev yapmış. Tarlada yetişen sebzelerle ve tarlada çalışan insanların yedikleri yemek artıklarıyla karnını doyurulmuş. Bütün gün tarlada gezer, tarlada yaşayan başka hayvanlarla arkadaşlık edermiş. Hayatından oldukça memnunmuş.

Tarla faresinin şehirde yaşayan bir fare arkadaşı varmış. Bu şehir faresinin bir gün aklına arkadaşı gelmiş. Uzun zamandır arkadaşı tarla faresini görmediği için onu çok özlemiş. Bir gün onu görmek için yollara düşmüş. Köye ulaştığında karşısına kocaman bir tarla çıkmış.

Tarlanın içinde yürürken, “öf, burası da ne kadar kötü kokuyor. Üstelik çok karanlık ve ıssız bir yer.” demiş. Uzunca bir yürüyüşten sonra tarla faresinin evini bulmuş. Hemen kapıyı çalmış. Kapıyı açan Tarla faresi karşısında şehir faresini görünce çok şaşırmış. ”Aa sen misin? Ne kadar güzel bir sürpriz bu.” demiş.

Tarla faresine sımsıkı sarılan şehir faresi. ”Arkadaşım seni yıllardır görmüyordum. Geçenlerde aklıma geldin. Seni çok özledim. O yüzden çıkıp geldim.” Demiş. Özlemle birbirlerine sarılan fareler içeri girmişler. Saatlerce sohbet etmişler. Tarla faresi, “Arkadaşım, sen çok uzun yoldan geldin. Acıkmışsındır. Güzel bir yemek yiyelim, sonra seni biraz gezdireyim.” demiş.

Tarla Faresi yemek masasına biraz buğday tanesi, biraz arpa, bir tane havuç, azıcık da peynir parçası koymuş. Masadaki yiyecekleri gören şehir faresi şaşkınlığını gizleyememiş. “Vah vah vah! Bunlar nedir arkadaşım? Sen böyle şeylerle mi besleniyorsun? Aç kalırsın, güçsüz olursun ve hastalanırsın böyle. Benim yaşadığım yerde peynirler, pastalar, etler, türlü türlü meyveler ne ararsan var.” demiş.

Tarla faresi arkadaşının bu dediklerine pek kulak asmamış. “Hadi yemeğimizi bitirelim, dışarıda gezelim biraz.” demiş. Yemeklerini yedikten sonra tarlada gezmeye başlamışlar. Şehir faresi yine dayanamamış. “Arkadaşım, buralar çok kötü kokuyor. Hem çok karanlık hem de çok ıssız. Benim yaşadığım yer mis gibi kokuyor ve tertemiz.” demiş.

Tarla faresi arkadaşının bu dediklerine de pek kulak asmamış. Eve döndüklerinde biraz daha sohbet edip yatıp uyumuşlar. Ertesi sabah uyandıklarında tarla faresi kahvaltı hazırlamış. Biraz mısır tanesi, biraz peynir ve marul koymuş masaya. Şehir faresi istemeye istemeye de olsa yemiş masadaki yiyecekleri. Artık vedalaşma zamanı gelmiş.

Şehir faresi evden ayrılırken, “Önümüzdeki ay seni evime bekliyorum, mutlaka gel.” demiş. Aradan bir ay geçmiş. Tarla faresi şehir faresinin evine gitmeye karar vermiş. Uzunca bir süre sonra şehire ulaşmış. Şehrin caddelerinde yürürken önünden arkasından gelip geçen arabalardan doğru düzgün yürüyememiş. Hatta yolun karşısına geçerken az daha arabanın altında kalıyormuş. Sonunda arkadaşının yaşadığı binaya gelmiş.

Şehir faresi karşısında tarla faresini görünce sevinçle sarılmış ona. Hemen içeri girmişler. Bir odanın köşesinde küçük bir delik varmış. O delikten içeri girmişler. “İşte benim yaşadığım yer burası. Gördüğün gibi her yer tertemiz. İstediğim zaman evin mutfağına gidip canımın istediği her şeyi yiyebiliyorum. Sen uzun yoldan geldin. Hadi geçelim mutfağa bir şeyler yeriz.” demiş.

Şehir faresi mutfakta buzdolabını açmış, yağlar, ballar, türlü türlü peynirler ve etlerden oluşan güzel bir masa hazırlamış. Tarla faresi masadaki yiyecekleri görünce çok şaşırmış. Tam sofraya oturup yemeye başlayacaklarken o sırada evin kapısı açılmış. Fareler korkuyla kaçıp delikten içeri girmişler. Tarla faresi “ne oldu şimdi, neden kaçtık” diye sormuş.

“Evin sahibi geldi bizi mutfakta görürlerse hiç iyi olmaz” demiş şehir faresi. Aradan biraz zaman geçmiş. Şehir faresi başını delikten dışarı çıkarıp ortalığı koloçan etmiş. Dönüp tarla faresine “Hadi geçelim mutfağa kimseler yok.” demiş. İki fare tekrar mutfağa gelmişler. Yiyeceklerden bir parça koparmadan miyav diye bir ses duymuşlar.

Şehir faresi tarla faresinin kolundan tuttuğu gibi kaçmaya başlamış. Tekrar deliğe girip beklemeye başlamışlar. Tarla faresi “yine ne oldu? neden deliğe gizlendik” diye sormuş. “Hiç sorma evin bir kedisi var. Onun sesini duydum. O yüzden kaçtık arkadaşım. Bu kedi nefes aldırmıyor bana. O yokken hallediyorum bu işleri.” demiş şehir faresi.

Başını delikten dışarı çıkaran şehir faresi, kedinin olmadığını görünce, “hadi çıkalım, yemeğimize devam edelim” demiş. Bunun üzerine tarla faresi, “Arkadaşım ben artık evime gideyim. Belki sen burada benim evimdeki yiyeceklerden daha fazlasını ve daha lezzetli olanları bulabiliyorsun. Ama böyle korkuyla yaşamaktansa benim yaşadığım tarlada korkusuzca, özgürce, hiçbir şeyden çekinmeden rahat rahat yaşayıp bir lokma buğday, bir lokma arpa yerim daha mutlu olurum.” demiş. Ve bir an önce mutlu ve huzurlu yaşadığı tarlasına dönmek için yola koyulmuş.

Tarla Faresi ile Şehir Faresi Özeti

Bir zamanlar, köyde yaşayan tarla faresi, sade ve mutlu bir hayat sürmektedir. Şehirde yaşayan şehir faresi, onu ziyarete gelir. Şehir faresi, tarla faresinin basit yiyeceklerini ve yaşamını beğenmez ve onu şehre davet eder. Tarla faresi, şehir faresinin evine gittiğinde, lüks yiyeceklerle dolu bir masayla karşılaşır. Fakat, tam yemek yemeye başladıklarında, evin sahibi gelir ve fareler hızla kaçmak zorunda kalır. Ardından, kedinin sesini duyup yine kaçarlar.

Tarla faresi, bu sürekli korku ve tehlike dolu yaşamı sevmez. Şehir faresine, “Kendi tarlamda, korkusuzca ve huzur içinde yaşamak, burada lüks içinde ama korkuyla yaşamaktan daha iyidir,” diyerek köyüne geri döner. Sonuç olarak, tarla faresi şehre gösterilen kısa ziyaretin ardından, kendi sade ama güvenli hayatına geri döner. Hikaye, sade bir hayatın tehlikelerle dolu lüks bir hayata tercih edilebileceği mesajını bize verir.

Bu fabl, “Azıcık aşım, ağrısız başım” deyimiyle özdeşleşir ve basit ama güvenli bir yaşamın, risklerle dolu zengin bir hayata tercih edilebileceğini bize anlatır.

Tarla faresi ve şehir faresi hikayesinin konusu nedir?

“Tarla Faresi ve Şehir Faresi” hikayesi, iki fare arasındaki yaşam tarzı farklılıklarını anlatır. Şehir faresi, tarla faresini şehre davet eder ve lüks içinde yaşadığı hayatı gösterir. Ancak şehirde sürekli tehlikeler (insanlar, kediler) vardır. Tarla faresi, bu tehlikelerle dolu yaşamdan bıkar ve sade ama güvenli tarla yaşamına geri döner. Hikayenin ana mesajı, sade ve huzurlu bir yaşamın, tehlikeli ama lüks bir hayattan daha değerli olabileceğidir.

Tarla Faresi ile Şehir Faresi'nin Yazarı Kimdir?

“Tarla Faresi ile Şehir Faresi” hikayesinin kökeni Eski Yunan fabl yazarlarından Ezop’a (Aisopos) dayanmaktadır. Ezop, MÖ 6. yüzyılda yaşadığı düşünülen ve birçok ünlü fablın yazarı olarak bilinen bir yazardır. Aynı hikaye, Fransız yazar Jean de La Fontaine tarafından da yeniden yazılmış ve La Fontaine’in fablları arasında yer almıştır. Bu nedenle, “Tarla Faresi ile Şehir Faresi” hikayesi hem Ezop hem de La Fontaine’in eserleri arasında bulunmaktadır.

Zeynep Aksoy

Merhaba herkese! Ben Renkli Rüya Zeynep! 2000 doğumlu, Ankara'nın sıcacık kucaklarında büyüdüm. Küçük bir ressam olarak başladım ve şimdi kendi masallarımı resimlerle hayata geçiriyorum. Renklerin büyülü dünyasına hoş geldiniz!

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu