Deniz Kızı Masalı

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Okyanusların derinliklerinde, muhteşem sarayında, birbirinden güzel beş kızıyla birlikte denizler kralı yaşarmış. Beş deniz kızının en güzeli, Sirenetta’ymış ve sesi de çok güzelmiş.

Minik deniz kızı sıkça şarkılar söyler ve her seferinde de denizden süzülen solgun güneş ışığını görebilmek için yukarıya bakarmış. Ah ah! Nasıl da istiyorum yüzeye çıkıp semayı seyretmeyi dermiş. Daha çok ufaksın dermiş annesi. Ancak on beş yaşından sonra Seni de öteki kız kardeşlerin gibi yukarıya gönderir kral. O günü beklerken vaktini deniz bahçesindeki balıklarla geçirirmiş.

Nihayet beklediği gün gelmiş. Babası onu çağırmış. Uzun altın sarısı saçlarını okşayarak bir demet çiçek takmış. Evet, artık yüzeye çıkabilirsin, gökyüzünü görebileceksin. Fakat unutma, biz denizin çocuklarıyız ve insanoğlundaki ruh bizde yoktur. Çok dikkat et ve onlardan uzak dur diye tembihlemiş.

Selenette babasını öpmüş ve deniz yüzeyine yönelmiş. Bu onun için harika bir duyguymuş. Akşam olmuş, gecenin ilk yıldızları göz kırpmaya başlamış. Müthiş güzel diye haykırmış mutluluk içinde. Bu arada Sirenet de yaklaşmakta olan bir gemi görmüş. Onlarla konuşabilmeyi ne çok isterdim demiş.

Ama gözü kuyruğuna takılmış ve ben asla onlar gibi olamam demiş. Gemide ilginç bir hava varmış. Az sonra renk renk ışıklarla bezenmiş havai fişekler semayı kaplamış. Yaşasın kaptan! Yaşasın 20. Yaş günü! Yaşasın! Sesleri duyulmuş. Sonra deniz kızı tören düzenlenen genç adamı görmüş. Genç yakışıklı bir adam. Selenetta gözlerini ondan alamamış.

Kutlama devam ederken denizde de bir hareketlilik başlamış. O kapkara gökyüzü çakan şimşeklerle aydınlığa kavuşmuş. Dev dalgalar durmadan hırpalıyormuş gemiyi. En sonunda gemi sulara gömülüp batmış. Selenetta genç kaptanı kurtarmak için cesurca bir atak yapmış. Bir dalga onu yakınına getirmiş. Genç adam baygınmış.

Fırtınanın kabarttığı denizde genç kaptanın hayatını kurtarmak için çok uzun süre uğraşmış. Sonra fırtına dinmiş ve şafak sökmüş. Sirenetta karayı görünce çok sevinmiş. Kaptanı sürükleyerek kıyıya zor atmış. Yürüyemeyen deniz kızı Bedeniyle kaptanı ısıtmış. Seslerden ürken Sirenetta dönüp suya dalmış.

Hemen gelin diye bağırmış bir kadın. Burada bir adam var, baygın vaziyette. Şatoya götürelim onu demişler. Genç kaptan gözlerini açtığında ilk gördüğü Üç kız kardeşten en küçüğünün güzel yüzü olmuş. Tanımadığı güzel hanıma, ”Teşekkür ederim, hayatımı kurtardınız.” demiş, mırıldanarak.

Hayatını, deniz kızının kurtardığından haberi yokmuş. Kaptanın götürülüşünü izlemiş Sirenetta. Onları asla unutamayacağı duygusuyla usulca denize dalmış. Saraya doğru yüzerken kız kardeşleri onu karşılamış. Sirenet’te öyküsünü onlara anlatırken boğazında bir şeyler düğümlenmiş. Günlerce yememiş, içmemiş, orada kalmış. Sonra cadıya gitmiş anlatmış.

Demek kuyruğundan kurtulmak istiyorsun öyle mi? Demek bir çift kadın bacağına sahip olmak istiyorsun diye sormuş çirkin cadı. Bu cadıyı mağarasında dev bir mürekkep balığı kururmuş. Cadı yapacağım büyüye karşılık o güzel sesini vereceksin bana. Bir daha tek kelime bile söyleyemeyeceksin. Sevdiğin adam başkasıyla evlenirse sen tekrar deniz kızı olacaksın demiş. Tamam demiş Sirenetta ve büyülü iksirin içinde olduğu küçük kâseyi almış.

Cadı genç adamın bir prens olduğunu da söylemiş Sirenette’ye. Deniz kızı, şatoya yakın bir yerden denizi terk ederek karaya çıkmış. Sahilde durup büyülü iksiri içmiş. Korkunç bir acıyla kendinden geçmiş. Ayıldığında kendine bakan o yüzü görmüş. Prens dalgaların getirdiği o hareketsiz bedene yavaşça kendi pelerini örtmüş. Korkmayın demiş, emin ellerdesiniz. Nereden geliyordunuz? Ama Selenette artık

dilsiz olduğu için cevap verememiş. Sizi şatoya götüreceğim ve size bakacağım demiş prens. Deniz kızı artık yeni bir hayata başlamış.

Güzel elbiseler giyiyor ve sık sık ata binip prensle geziyormuş. Bir gün büyük bir baloya davet edilmiş. Ancak cadının ikaz ettiği gibi attığı her adım kendisi için işkence oluyormuş. Bir gün limana büyük bir gemi demirlemiş. Gemiden inen prensin kalbindeki bayanmış. Sirenetta o anda taş kesilmiş.

Birkaç gün içinde prens o bayana evlenme teklif etmiş. Düğünden sonra da gemiyle yolculuğa çıkmışlar. Sirenetta da aynı gemiye binmiş. Cadının sözlerini anımsamış. Denizde erimeye hazırmış. Birden bir çığlık duymuş ve kız kardeşlerini görmüş. Sirenetta

biziz, olanları duyduk. Bu hançer sihirlidir. Cadı saçlarımıza karşılık verdi. Al, şafaktan önce saçlarını kes ve tekrar deniz kızı ol demiş kız kardeşleri. Sirenetta hançeri almış, prens ve karısının uyumakta olduğu kamaraya gitmiş. Genç adamın yüzünü görünce olduğu yerde donakalmış ve tekrar güverteğe koşmuş. Sabaha karşı saçlarını kesmiş ve hançeri denize fırlatmış. Sonra da kendini suya atmış.

Deniz köpüğüne dönüşüp yok olmaya hazırmış artık. Güneş ufukta göründüğünde dönüp ona son kez bakmış ve aniden sanki sihirli bir el, esrarengiz bir kuvvet kendisini sudan yukarıya doğru çekmeye başlamış. Göğe yükselmekteymiş.

Bulutlar pembeye boyanmış sanki. Bu sırada küçük deniz kızı sesinin yankılanmasına çok şaşırmış. Ben neredeyim demiş. Gökyüzünde bizimlesin. Biz göğün perileriyiz. Biz sadece insanlara iyilik yapanları yanımıza alırız.” demiş ses.

Sirenetta aşağıya son kez bakmış ve gözünden bir damla yaş süzülmüş.

Hakan METİN

2011 yılından bügüne dijital dünya'da projeler üretiyor, bir çok markaya yazılım desteği sağlıyorum. İçerik üretmek ve kendini farklı alanlarda da geliştirmek adına masal kedisi üzerinde içerikler üreterek desteklerinizi bekliyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu