Küçük Kar Tanesi Masalı

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde küçük bir kar tanesi varmış. Mevsimin kış olmasını gökyüzünden yeryüzüne inmeyi sabırsızlıkla bekliyormuş. Bizim küçük kar tanesi diğer kar tanelerine göre biraz küçük ve çelimsizmiş.

Günler geçmiş, aylar geçmiş ve kış vakti gelmiş. Havalar soğumaya başlayınca gökyüzündeki bütün kar taneleri yeryüzüne inmek için hazırlık yapmaya başlamışlar. Beklenen an gelmiş ve hepsi teker teker yeryüzüne inmeye başlamışlar.

Bütün kar taneleri çok mutluymuş. Her sene bu ayın hayalini kurar ve kendilerini göstermek için can atarlarmış. Kar taneleri sessizlik içinde salınırken, bizim küçük kar tanesi de cesaretini toplayıp gökyüzünden atlamış. Uçmuş, uçmuş ve sonunda yeryüzüne inmiş.

İlk kez yeryüzüne indiği için çok heyecanlıymış. İnsanları, hayvanları, doğayı gördüğüne çok sevinmiş. Ama bir anda hiç beklemediği bir şey olmuş. Eyvah! Büyük bir fırtına. Göz gözü görmüyormuş. Ağaçlar sallanıyor, çatılar uçuyor, insanlar bir yerlere tutunuyormuş.

Küçük kar tanesi etrafını izlerken birden dengesini kaybetmiş ve sağa sola savrulmaya başlamış. Rüzgar o kadar şiddetliymiş ki hiçbir yere tutunamıyormuş. Kar tanesi yükselmiş, yükselmiş, savrulmaya devam etmiş. Bu uçmanın ne kadar sürdüğünü anlamamış ve uyuyakalmış. Gözünü açtığında, arkadaşlarından hiçbirini yanında görememiş. İlk düştüğü yerden çok farklı bir yere düşmüş.

Burası ona göre çok sıcakmış. Terlemeye de korkmaya başlamış. Tek istediği, arkadaşlarından birini görmekmiş. Yattığı yerden kalkmış ve yürümeye başlamış. Etrafında kar tanesi yerine bir sürü kendi aralarında konuşan kum tanelerini görmüş. Kar, merhaba diye seslenmiş. Kum taneleri karı görünce gözlerine inanamamışlar. Çünkü çölde bir kar tanesini daha önce kimse görmemiş. Kum tanesi, merhaba, seni burada ne işin var? Burası sana göre bir yer değil demiş. Kar, haklısın, buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum. Çok uzaklarda bir yerde yeryüzüne inmiştim. Ama çok şiddetli bir fırtına çıktı. Gözümü açtığımda buradaydım.” demiş.

Kum taneleri, kar tanesine çok üzülmüş. Ama onun burada yaşayamayacağını da biliyorlarmış. Diğer bir kum tanesi, senin hemen geldiğin yere geri dönmen lazım, yoksa burada erir gidersin demiş. Kar, evet zaten çok terliyorum ve çok da susadım demiş. Kumlar hemen Kara su getirmiş ve onu biraz dinlendirmek için buzdolabına koymaya karar vermişler.

Kara bir süre buzdolabında tutmuşlar ve o sırada karı eve göndermek için düşünmeye başlamışlar. En sonunda akıllarına bir fikir gelmiş. Kum fırtınası. Hemen kar tanesini almışlar ve planlarını ona da anlatmışlar. Kar çok sevinmiş ve heyecanla beklemeye başlamış. Kum taneleri bütün arkadaşlarına haber vermişler. Milyonlarca kum el ele tutuşmuş ve uçmaya başlamışlar. O kadar hızlı uçuyorlarmış ki göz gözü görmemeye başlamış.

Kar tanesi yavaş yavaş kendini rüzgara bırakmış. Havalandığında bütün kum tanelerine teşekkür etmiş ve savrulmaya devam etmiş. O kadar çok savrulmuş ki yine uyuyakalmış. Ve bu sefer uyandığında bütün arkadaşları yanındaymış. Tekrardan soğuk havaya ve arkadaşlarına kavuştuğuna çok sevinmiş. Başına gelenleri diğer kar tanelerine anlatmış. Bütün kar tanelere duyduklarına inanamamışlar. Tarihte ilk defa çöle giden kar tanesi olarak hafızalara kazınmış. Küçük kar tanesi bundan sonra diğer kar taneleri bundan sonra diğer kar taneleri ile oradan oraya savrulmuş durmuş.

Yoksul Oduncu masalına göz atmak ister misiniz?

Ece Efnaz

Merhaba! Ben Ece! 1995 doğumlu, İstanbul'un masalsı sokaklarında büyüdüm. Masallarla dolu bir dünyada yaşamayı seviyorum ve kendi masallarımı yazmayı çok seviyorum. Siz de benimle birlikte sihirli dünyalara yolculuk etmek istemez misiniz?

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu