Keloğlan ve Cimri Arkadaşı

Keloğlan‘ın pinti bir arkadaşı varmış, bir gün onu bu huyundan vazgeçirmek için şu hikayeyi anlatmış.

Bir varmış bir yokmuş.. Evvel zaman içinde çok fakir bir karı koca ile üçte güzel kızı varmış. Günlerden bir gün, yetişmiş büyük kızları için bir görücü eve gelmiş kızı istemişler. Baba evden bir boğaz kesilir hem de damat sahibi oluruz diye bu isteyenlere vermişler.

Damat oldukça zengin bir adammış ama, o kadar hasis imiş ki, evde yemek ancak bir yumurta kabuğunun İçinde pişermiş. Diğer her şeyde onun gibi, öyle bir insanın yaşatmayacak kadar az alınır ve yenilirmiş.

Zavallı kız bu kadar açlığa dayanamamış, günden güne erimiş, erimiş, en sonunda da açlığa dayanamayarak ölmüş.

Adam bu seferde ortanca kız, yani baldızını babasından İstemiş. Ana, baba çok düşünmüşler ama, en sonunda:

Eh, nede olsa yabancı değil, başkasına vereceğimize ona verelim! deyip, ortanca kızı bu eski damatlarına vermişler. Çok geçmeden ortanca kız da adamın cimriliğine dayanamayarak o da ablasının yanına göç etmiş.

Bu kızları da vefat edince ana baba çok üzülmüşler ama elden ne gelir ki, boyunlarını büküp oturmuşlar.
Adam karısız kalınca, en sonunda küçük kıza talip olmuş…

Ana baba pek çok düşünmüşler ama, fakirlik ve çaresizlik fazla düşünmeye meydan vermemiş. Küçük kızı istemeye, istemeye eniştesine vermişler.

Yeni gelin bir gün evin bir köşesinde dolaşırken, şimdiye kadar görmediği odanın birinde adamın birinin elinde kürekle yığılı altınları karıştırdığını görmüş.

Ömründe ilk defa böyle bir şey gördüğü için hayranlıkla bir müddet seyrettikten sonra dayanamayarak adama: Kimin bu altınlar?… diye sormuş.

Adam: Kocanızın. İki ablasını açlıktan öldüren adamdan intikamını almayı kafasına koymuş. Cimrinin cimrisi kocasına bir oyun oynamayı aklına koymuş… Kendi evi ile kocasının evine yer altından hemen bir yol açtırmış.

Buradan her gün kendisine sepetlerle yemekler getirtip, bol bol yiyerek karnını hep doyurmuş. Hiç bir zaman kendini ablaları gibi aç, bırakmamış kocasına da her gün:

Kocacığım, bize bir yumurta kabuğu yemek çok bile… Bunun yarısı da olsa yeter de artar… Biraz hesaplı hareket edersek, paramız artar, hiç olmazsa!… diye söyleyerek kocasını avuturmuş. Adam da, karısı, böyle söyleyince, çok memnun kalır onu daha çok sevmeye çalışırmış.

Günlerden bir gün cimri karısına: Bu akşam bütün arkadaşlarımı yemeğe davet edeceğim. Aman hazırlıklı ol demiş.

Kadın gülümsemiş: Senin misafirlerin benimde misafirim demektir, kocacığım… Sen hiç merak etme!

Adam bunun üzerine çarşıya gidip, misafirleri için bir şeyler almak istemiş ama, paraya kıyamadığı için, ala ala, bir kuş almış gelmiş… Kuşun eti ne kadar olur? Adam, bu kadar yeter misafirlere diye düşünerek eve gelmiş,

Karısına tembih etmiş: Karıcığım, bu kuşun yarısını pişirirsin… Yarısını da saklarsın emi…

Adam kadına bir yumurta kabuğu içinde yağ da vermiş ve çekilip gitmiş…

Kadın kocası gidince, adamın getirdiklerini hemen çöp tenekesine atmış. Kendi acele çarşıya giderek türlü yemeklerle gelmiş. İşleri bitince kocası arkadaşlarını beklemeye başlamış. Nihayet adam ve misafirleri gelmişler.

Cimri derhal mutfağa giderek yapılan yemekleri görmek istemiş.. Birde bakmış ki çeşit çeşit nefis yemekler masaların üstünü süslüyor. Çerezler, meyveler, tatlılar, et yemekleri, hepside bol bol..

Adamın aklı başından gitmiş…

Karısına: Yoksa sen getirdiğim kuşun hepsini mi pişirdin?.. Ben sana kuşun yarısını sakla demiştim.

Elbette kocacığım, hepsini pişirdim… Ne yapayım?. Ancak yetti.. Sonra seni arkadaşlarına mahçup etmek istemedim.. Onun İçin kuşun hepsini pişirdim.

Bunu duyan adam, hemen oraya şakkadak düşüp bayılmış. Sonra ayılmış ama, bir türlü fenalığı üzerinden atamamış, hepsini diye söylenir dururmuş.

O an, kadıncağız şimdiye kadar beklediği fırsatın geldiğini görünce içeri girip misafirlere: Aman kocam fenalık geçirdi, galiba ölecek!… Ölmeden önce bütün malını, mülkünü bana bağışlamak istiyor, sizde gelin de şahidim olun. Sevaptır, demiş.

Adamlar hemen mutfağa koşmuşlar, bakmışlar ki arkadaşları yerde yatıyor… Adam onları görünce, karısını parmağı ile göstererek Hep, hep, hepsini, hepsini, diye söylemekte devam edince, misafirler, adamın, mallarının hepsini karısına bağışladığını sanarak kadına tanıklık etmişler. Ve adam ölmüş…

Böylece cimrinin bütün mallarını karısına kalmış. Kadın kocasının ölümüne yalandan ağlarken, bir yandan da! Eeee yemeyenin malını yerler… Sözü doğru dimi.?. Bende artık keyfime bakarım. deyip kurnazlığı ile adamdan kardeşlerinin İntikamını aldığı gibi, zenginliğe de kavuşmuş.

Keloğlanın arkadaşı bu hikayeden ibret alarak cimrilikten vazgeçmiş..

Hakan METİN

2011 yılından bügüne dijital dünya'da projeler üretiyor, bir çok markaya yazılım desteği sağlıyorum. İçerik üretmek ve kendini farklı alanlarda da geliştirmek adına masal kedisi üzerinde içerikler üreterek desteklerinizi bekliyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu