Çirkin Tosbağa ve Ördekler Masalı

Bir göl kenarında yaşayan bir kaplumbağa, dostları olan ördekleri sık sık ziyarete gidermiş. Bir gün, nasıl ve neden olduğunu bilmeden, gölün suları aniden çekilmiş. Su hayvanları yiyecek bir şey bulamaz hale gelmişler.

Çok zor bir durumda olan iki ördek, bir sabah dostları kaplumbağayı ziyaret etmek için yanına gelmişler. Kaplumbağa içini çekerek sormuş: “Neden halinize şükretmiyorsunuz, mutlu ördekler? Siz su olmasa bile yine yaşayabilirsiniz. O da olmazsa kanatlarınızı çırpar, istediğiniz yere uçar gidersiniz. Halbuki kuraklık benim için ölüm demektir. Sırtımdaki bu kabukla karaya vurmuş bir gemiye benzedim.”

“Ben olduğum yerde kuruyup gideceğim. Hiçbir dostum olmadan son nefesimi vermenin ne kadar acı olduğunu bilemezsiniz. Ah, sevgili kardeşlerim, söyleyin, ben ne yapayım?” diye sormuş.

İki ördek, kaplumbağanın bu haline gerçekten çok üzülmüşler. Paytak ayaklarıyla yeri eşeleyerek bir taraftan diğer tarafa çamur sıçratıp acılarını belirtmişler. Kaplumbağa ise sessizce için için ağlamış. Yumuk gözlerinden yuvarlanan yaşlar buruşuk yanaklarından aşağıya süzülmüş.

“Oh, benim sevgili dostlarım, ne olur beni bırakmayın” demiş kaplumbağa. Ördekler düşünceli gagalarını takırdatmışlar. Ördeklerden birisi daha fazla kalamayız. Kendimize daha iyi bir yer arama zamanımız geldi. İstersen seni de götürebiliriz demiş.

Kaplumbağa sevinçle “Nasıl yapabileceksiniz bunu?” diye sormuş, gözlerini hayretle kırpıştırarak. Bilmediği bir umut ışığı parlamış göz bebeklerinde.

“Ben çok iri yarı kaba gövdeli bir yaratığım” demiş. Ördekler planlarını açıklamışlar. “Bak, sana nasıl yapacağımızı anlatalım. İkimiz de gagalarımızın arasında bir değnek taşırız. Sen değneğin ortasına dişlerinle tutunursun. Seni havalandırır, götürürüz. Ama bir şeye çok dikkat etmen lazım” demişler.

“Havada uçarken, ister yeryüzünde ister gökyüzünde, ne görürsen gör, ne olursa olsun sakın bizimle konuşmaya, bize bir şey söylemeye kalkıp ağzını açma” demişler. Kaplumbağa bu öneriyi kabul etmiş ve ağzını açmayacağına dair söz vermiş.

Ördekler, kaplumbağanın dişleriyle sıkı sıkı tutunduğu değneği iki ucundan kaptıkları gibi havalanmışlar. Bir köyün üzerinden geçiyorlarmış. Aşağıda köylüler tarlada çalışıyorlarmış. Bir köylü başını yukarı kaldırıp kaplumbağa ve ördekleri görünce şaşırmış ve yanındakilere göstermiş. Hepsi önce hayretle ağızları bir karış açık seyretmişler. Sonra da kahkahalarla gülmeye, haykırıp çığlıklar atmaya başlamışlar.

İçlerinden biri, ”Hey, şuraya bakın, yaban ördeklerinin taşıdığı canavara bakın” diye bağırmış.

Köylülerin kahkahaları, kaplumbağayı çok kızdırmış. Çeneniz tutulsun diyecek olmuş, fakat daha ilk kelimeyi söylemeye fırsat bulamadan ağzını açar açmaz değnekten kurtulmuş ve kendini yerde bulmuş.

Hakan METİN

2011 yılından bügüne dijital dünya'da projeler üretiyor, bir çok markaya yazılım desteği sağlıyorum. İçerik üretmek ve kendini farklı alanlarda da geliştirmek adına masal kedisi üzerinde içerikler üreterek desteklerinizi bekliyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu