Küçük Araba Masalı
Bir varmış bir yokmuş, minik minik küçük bir araba varmış. Çok severmiş dolaşmayı sokaklarda, evlerin dibinden, çimlerin içinden geçer dururmuş. Yine bir gün çıkmış yola. Hadi alalım direksiyonları elimizde, başlayalım biz de yola çıkmaya onunla ve gidermiş.
Bazen hızlanırmış, bazen yavaşlarmış. Yorulmuş küçük araba. Demiş ki, “Ay, park edeyim şuraya, dinleneyim biraz şurada.” Ama nereye park etsem acaba? Şurada bir park yeri var galiba. Hadi park edelim birlikte oraya. Gel geri gel, gel. Topla.
Aaaa! Baksanıza! Çok küçük ama bura. Ayyy! Sıkışmam lazım şimdi. Iııııı! Sıkış! Küçül! O sırada bir motosiklet gelmiş yanına.
Küçük araba, “Püfff. Ne yapıyorsun orada? Orası senin için. Arabanın uygunu çekil bakalım oradan. Ben park edeceğim oraya.” demiş.
Aaaa. Çekilmiş küçük araba. Başlamış motosiklet. Park etmeye. Nasıl park ediyorduk? Hadi birlikte. Dön, gel geri gel gel. Topla. Park etmiş motosiklet.
Gördün mü küçük araba? “Tam bana uygun bura. Hadi görüşürüz.” demiş.
Küçük araba, “Doğru, uygun değildi zaten ora bana.” demiş ve tekrar yola çıkmış. Park edecek bir yer arıyor. Ama hızlanacak yine. Hızlanıyor, yavaşlıyor.
Bakmış başka bir park yeri. “Ah, baksana şurası ne kadar da büyük. Rahat rahat park ederim oraya.” Gelmiş nasıl park edecekti? Gel geri gel gel, topla. Aaaa! Çok küçük kaldım ben burada. “Dur, azıcık sündüreyim kendimi.” Iııııı! Iıııı! İterken kendini bir anda bir kamyon gelmiş yanına.
“Hey küçük araba, çekil bakalım oradan. Ha ha! Boşuna kaplama orayı. Ora bana uygun. Çekil, çekil.” demiş kamyon ve park etmeye başlamış. “Gel geri, gel, gel. Topla.” demiş.
Bak gördün mü? “Tam bana göre. Hadi görüşürüz küçük araba.” demiş kamyon.
Küçük araba, “Doğru. Zaten uygun değildi ora bana.” demiş ve tekrar yola çıkmış. Park edecek bir yer arıyor. Ama hızlanacak yine. Hızlanıyor, yavaşlıyor.
Hiç bilmediğim bir sokağa girmiş. “Ayy benim sokağım değil ama bura. Baksanıza şurada tam bana uygun bir park yeri var galiba.” Aa ne büyük, ne küçük. Ne büyük, ne küçük. Tam bana göre. “Aa park edeyim ben buraya.” Ve nasıl park ediyorduk? “Gel geri, gel, gel. Topla.” Oh, ne sünmeme gerek var, ne de sıkışmama. Olduğum gibi, kendim gibi park ettim işte buraya.
Evet, kendi sokağımda değil, başka bir yerde ama olsun. Bana uygun değil mi işte bura? Yaşasın! Buldum kendime uygun bir yer sonunda. O sırada bir tır gelmiş. Korneye basıyormuş. Basalım mı beraber biz de? “1, 2, 3, biiip!”
“Çekil bakalım küçük araba, ben park edeceğim oraya.” demiş kocaman tır. Bizim küçük araba da şaşırmış, ne diye ve masal da bitmiş burada. Hoşçakalın.