Sihirli Kazan Masalı
Bir varmış, bir yokmuş. Allah’ın kulu çokmuş, çok kuş uçması günahmış. O yüzden biz de lafı fazla uzatmayalım ve masalımıza başlayalım çocuklar. Zamanın birinde uzak bir köyde bir çiftçi yaşarmış. Bu çiftçi sabah erkenden kalkmış, çapasını almış, tarlasına gitmiş.
Bir taraftan çapasıyla toprağı çapalarken bir taraftan da kendi kendine konuşuyormuş. “Yaz mevsimi geldi ama hiç verim alamıyorum bu topraktan.” diyormuş. Tam bu esnada çapası sert bir şeye çarpmış. Kazmış, kazmış, kazmış. O da ne? Bir kazan. Şöyle bakmış köylü. Boş. Boşuna bu kazanı çıkarmak için uğraştın o kadar demiş üzülmüş çapasını kazan içine atmış biraz dinleneyim diye bir ağacın altına oturmuş şöyle yaslanmış ağaca uyumaya başlamış.
Biraz uyuduktan sonra uyanmış bizim köylü. Şu çapayı alayım da eve gideyim artık. vakit geç oldu diye düşünmüş. Tam çapayı almak için kazanın yanına gitmiş. Birde ne görsün! Kazanın içerisinde bir sürü çapa var. Allah Allah demiş. Kazanını almış, dökmüş. İçine küreği koymuş. Koyar koymaz, kazanın içerisinde bir sürü kürek olmuş.
Bu kazan sihirli galiba demiş. Sevinmiş köylü. Hemen kazanın içindeki kürekleri dökmüş kazan almış koşarak eve gelmiş bir tane yumurta koymuş kazanın içine bir anda bir sürü yumurta olmuş sonra onları çıkarmış içine bir tane elma koymuş bir sürü elma olmuş, sonra onları bir kemer almış, bir tane de ekmek koymuş, bir sürü ekmek olmuş. Oooo demiş ben bunları götürürüm, Kraliyet Pazarında satarım demiş artık toprakla uğraşmama gerek kalmadı.
Onları almış Kraliyet Pazarına götürmüş orada satmış. Her gün değişik değişik ürünler satıyormuş. Oradaki arkadaşları, köylüler bu durumu kıskanmaya başlamışlar. Kraliyet görevlisine haber vermişler. Demişler ki “bu köylü her gün çeşit çeşit ürün getiriyor satıyor bunda bir iş var” demişler. Kraliyet görevlisi gizli gizli bizim köylü evine kadar takip etmiş. Köylü o gün evdeki civcivlerden üretecekmiş sihirli kazanda.
Bir tane civciv almış kazana koymuş. Kazandan bir sürü civciv çıkmış. Her tarafa yayılmış. Cik cik cik, cik cik cik, cik cik cik. Bunu pencereden izleyen kraliyet görevlisi görmüş, çok şaşırmış ve hemen koşarak bunları Kral’a anlatmış. Kral hemen bu çiftçiyi sihirli kazanıyla birlikte benim huzuruma getir bakalım demiş.
Kraliyet görevlileri gitmişler bizim köylüyü kazanıyla birlikte kralın huzuruna getirmişler. Köylü çok korkmuş ve üzülmüş. Kazanımı elimden alacak kral diye. Kral, “getir bakalım şu sihirli kazanı bir de ben bakayım. Neymiş bunun sihiri acaba” demiş. Şöyle eğilmiş kazana doğru kral dengesini sallayamamış kazanın içine düşüvermiş. Birden bire bir sürü kral çıkmış kazanın içinden her tarafa dağılmış krallar.
Kraliyet görevlileri hangi krala itaat edecekler şaşırmışlar çocuklar. Krallar da birbirine girmişler taht kavgası yapmak için. O demiş ben kralım öteki diyormuş ben kralım. Bu kargaşadan yararlanmış bizim köylü, hemen sihirli kazanı almış ve saraydan koşarak uzaklaşmış.
Bu kazan çok tehlikeli olmaya başladı demiş. En iyisi bu kazandan kurtulmak. Almış kazanı bir uçurumdan aşağı atmış kazan paramparça olmuş çocuklar. Göğünü evine geri dönmüş ve toprağı da uğraşmaya başlamış. O gün daha sonra toprağı çok verimli olmuş çocuklar. Çeşit çeşit ürünler yetiştirmiş köylü ve köylü, bereketin verimin sihirli olmayacağını, emekle, çaba ile olacağını anlamış.
Bu masalda burada bitti sevgili çocuklar. Biz de yapmak istediğimiz şeyler için emek harcayalım çocuklar. Mutlaka başarıya ulaşacağız. Şimdilik hoşçakalın. Başka masallarda buluşmak dileğiyle.