Kurbağa Prens Gerçek Hikayesi – Grimm Kardeşler
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken ben ninemin beşiğinde tıngır mıngır salınırken az gittik uz gittik dere tepe düz gittik. Dağlar açtık kapılardan geçtik. Kocaman bir ülkeye geldik çocuklar.
Bu ülkede bir kral yaşarmış. Bir gün kral kızına seslenmiş. “Güzel kızım, prensesim, gel bakalım yanıma.” demiş. Prenses hemen babasının yanına gelmiş. “Efendim babacım” demiş. Kral elindeki topu prensese uzatmış. “Al bakalım kızım, bu altından topu sana hediye ediyorum. bununla oynarsın” demiş. Prenses “Çok teşekkür ederim babacım. çok mutlu ettiniz beni” demiş.
Topu almış ve sarayın biraz ilerisindeki gölün kıyısına oynamaya gitmiş. Elindeki topu havaya atıyormuş, tutuyormuş, havaya atıyormuş, tutuyormuş, havaya atıyormuş, tutuyormuş. Aa o da ne? Elinden top kaymasın mı? Yuvarlanmaya başlamış top, yuvarlanmış, yuvarlanmış, yuvarlanmış. Prenses de topun arkasından koşmuş ama topu bir türlü yakalayamamış. Top en sonunda gölün içine düşmüş.
Prenses topun arkasından bakakalmış. Çok üzülmüş. Bir taşın üzerine oturmuş. Kara kara düşünmeye başlamış. Tam o esnada yosunların arasından küçük bir kurbağa şarkı söyleyerek çıkmasın mı? Hadi kurbanın şarkısına biz de eşlik edelim çocuklar.
Küçük kurbağa, küçük kurbağa, kulağın nerede?
Kulağım yok, kulağım yok yüzerim derede.
Küçük kurbağa, küçük kurbağa, kuyruğun nerede?
Kuyruğum yok, kuyruğum yok yüzerim derede.
Bizim minik kurbağa, gölün kıyısında, taşın üzerinde üzgün bir şekilde oturan prensesi görünce zıplayarak onun yanına gitmiş. Kafasını prensese doğru uzatmış. “Prensesim ne oldu? Neden böyle üzgünsünüz? vırak!” demiş. Prenses Minik kurbağaya, topunu göle düşürdüğünü, onu alamadığını, o yüzden çok üzgün olduğunu söylemiş.
Kurbağa “Üzülmeyin prensesim, ben sizin için göle dalarım onu size geri getiririm vırak!” demiş. Prenses “Gerçekten bunu benim için yapar mısın” demiş. “Tabii” demiş kendinden emin bir şekilde bizim küçük kurbağa. “Ama bir şartım var” demiş Prenses’e. Prenses biraz şaşkın “Şartın mı, nedir o?”
“Size topunuzu getireceğim ama sizinle birlikte sarayda bir gün geçireceğim prensesim izin verirseniz vırak.” demiş.
“Peki” demiş prenses. “Yeter ki topu gölden çıkartıp bana getir.” Kurbağa hemen cup diye göle atlamış. Birkaç dakika sonra elinde topla birlikte gölden çıkmış. Zıplayarak prensesin önüne gelmiş ve topu prensese uzatmış. “Buyurun prensesim topunuzu getirdim, vırak!” demiş. Prenses topu almış, çok mutlu olmuş, çok sevinmiş, hemen arkasını dönmüş, koşarak saraya doğru gitmeye başlamış.
Bizim küçük kurbağa prensesin arkasından seslenmiş. “Prensesim, ama hani bana söz vermiştiniz, beni de yanınızda götürecektiniz. Bir gün boyunca sarayda sizinle kalacaktım vırak demiş. Prenses arkasını dönmüş ve kurbağaya, “Senin gibi çirkin bir kurbağayla ben nasıl bir gün geçiririm sarayda? Bunu nasıl düşünürsün? Ben böyle bir şey yapmam, yapamam.” demiş ve koşarak saraya doğru gitmiş.
Bizim küçük kurbağa prensesin arkasından bakakalmış. Akşam olmuş yemek yemek için kral, kraliçe ve prenses yemek masasında bir araya gelmişler. Yemek yemeye başladıkları bir anda kapı çalınmış. Hadi hep birlikte kapıyı çalalım mı çocuklar? Tık tık tık. Saray görevlileri kapıyı açmış. Bakmışlar küçük bir kurbağa. “Ne istiyorsun kurbağa” demişler.
Kurbağa “Ben prensesle görüşmek için geldim vırak” demiş. Görevliler prensesin yanına gelmişler. Bir kurbanın geldiğini ve kendisiyle görüşmek istediğini söylemişler. Prenses “Ben o kurbağayla görüşmek istemiyorum” demiş. Kral kızına dönüp “Nedir bu kurbağa hikayesi anlat bakalım kızım” demiş. Prenses, gündüz yaşadığı şeyleri babasına anlatmış. Babası da dönüp Prenses’e, bu yaptığın çok yanlış Prenses. Kişileri dış görünüşüne göre değerlendiremezsin. Kim olursa olsun birine söz verdiysen sözünde durmalısın.” demiş.
Prenses babasını kırmamak için kurbağanın saraya gelmesine izin vermiş. Bu esnada bizim kurbağa zıplayarak yemek masasına çıkmış. Kral görevlilere seslenmiş. “Misafirimize bir tabak getirin. O da bizimle birlikte yesin” demiş. Hayır hayır demiş bizim kurbağa. “Ben prensesin tabağından yemek istiyorum, vırak demiş. Prenses kurbağaya bakmış. Hiç onunla birlikte yemek yemek istememiş. Ama sonra babasına bakmış. Babası kafasını sallayınca, Babasını yine kırmamak için tabağından yemek yemesine izin vermiş.
Kurbağa hemen prensesin tabağının yanına gelmiş. Yemeğinden yemiş. İçinden “Yemeğini yese de gitse bari. Kurbağayı da hiç çekemem doğrusu” diye geçirmiş. Yemek bitirdikten sonra Prenses, Kral ve Kraliçeden izin istemiş ve odasına çekilmiş. Tam kapıyı kapatmış yatağına yatacakken, ah bizim kurbağa prensesin yatağının üzerinde değil mi? Prenses şaşkın bir şekilde “Sen ne arıyorsun burada hala gitmedin mi?” demiş.
Kurbağa Prenses’e dönmüş. “Prensesim izin verin bugünde sizinle birlikte kalayım, yarın sabah söz giderim vırak demiş. Peki demiş Prenses “bugünde kal yarın sabah olunca gidersin” demiş. O geceyi kurbağa Prensesin yatağında Prensesle birlikte uyuyarak geçirmiş. Sabah olmuş Prenses gözlerini açmış yastığın üzerinde kurbağa gözlerini açmış, Prenses’e bakıyormuş. Prenses şaşırmış. “Hala gitmedin mi sen? Neden burada duruyorsun?” Kurbağa, “Gideceğim ama son bir şartım var, son bir isteğim var. Onu da yapın prensesim söz gideceğim vırak demiş.”
Prenses, “nedir? Onu da söyle, onu da yapayım ama bu sefer gideceksin. Ben seninle birlikte olmak istemiyorum, git artık” demiş. Kurbağa, beni bir kerecik öpün ondan sonra gideceğim. Prensesim vırak demiş. Prenses öpmek mi? Demiş. Ama madem gideceksin ne yapayım? Öpeyim bari. Gel bakalım yaklaş bana.” demiş.
Prenses gözlerini kapatmış ve kurbağayı yanağından öpmüş. Sonra gözlerini açmış prenses. Aman Allah’ım o da ne? Kurbanın yerinde yakışıklı mı? yakışıklı bir prens duruyor. Gözlerine inanamamış prenses. Gözlerini ovuşturmuş, tekrar bakmış. Evet, doğru görüyor. Karşısında yakışıklı bir prens.
Hemen şaşkın bir şekilde sormuş Prenses karşısındaki yakışıklı Prens’e. “Sen nereden geldin? Kurbağa nerede?” Prens gülerek Prenses’e başından geçenleri anlatmış. “Bir büyücü zamanında bana büyü yaptı beni kurbağaya çevirdi. Büyünün bozulması için bir prensesle sarayda bir gün geçirmem gerekiyor ve sonunda da beni öpmesi gerekiyor prensesin. Bu şekilde büyüden kurtulacaktım, büyü bozulacaktı. Siz de bunu yaptığınız benim prense dönüşmeme sebep oldunuz çok teşekkür ederim prensesim.” demiş.
Prenses o kadar mutlu olmuş ki büyünün bozulduğuna, kurbağanın yakışıklı prense dönüştüğüne ve yakışıklı prensi annesiyle babasıyla tanıştırmış prenses. Ve sarayın bahçesinde havuzun kenarında yürümeye başlamışlar ikisi. Prens dönmüş prensese, “Prensesim benimle evlenir misiniz” demiş.
Prenses de, peki evlenirim demiş. Ve o esnada havuzdan küçük bir kurbağa çıkmış. İkisi birbirine bakarak ve gülerek kurbağaya bakmışlar. Sonra tekrar birbirine bakmışlar. İkisi evlenmişler ve çok mutlu olmuşlar çocuklar. Bu masal da burada bitmiş.
Bu Güzel Hikayenizi de seslendirdik.
Umarım beğenirsiniz.
Site linki ve isminiz eklenmiştir.İyi çalışmalar.
https://www.youtube.com/watch?v=PBo_IexvaUQ