Gılgamış Destanı
Gılgamış Destanı, antik Mezopotamya'dan günümüze ulaşan en eski edebiyat eseri ve Piramit metinlerinden sonra en eski ikinci dini metin olarak kabul edilen destansı bir şiirdir. Gılgamış'ın yazınsal tarihi, Üçüncü Ur Hanedanlığı'ndan kalma Uruk Kralı Bilgamış hakkında yazılan beş Sümer şiiriyle başlar.
Gılgamış Destanı, destan edebiyatının en eski örneğidir. Hikaye, insanlar yazmaya başlamadan önce sözlü olarak anlatılmıştır.
Hikaye Mezopotamya’nın her yerinde, özellikle Sümer ve Babil’de anlatılmıştır.
En eksiksiz versiyon Babilli yazar ve rahip Shin-Leqi-Unninni tarafından muhtemelen MÖ 1300-1000 yılları arasında yazılmıştır.
Gılgamış Destanı’nın Uruk şehrinden bir krala dayandığına inanılıyor.
Uruk şehrinin etrafına ünlü surları inşa ettiğini gösteren yazılar da dahil olmak üzere onun gerçek bir kişi olduğunu bize gösteren kanıtlar var.
Gılgamış‘la aynı dönemde var olan diğer krallar da onun adını anmaktadır.
Bir zamanlar Uruk adında büyük bir şehir vardır. Şehrin kralı Gılgamış, güçlü ve cesur biridir. Tanrılar onu çok güzel ve kudretli yaratmışlardır, ama Gılgamış bununla övünüp başkalarını kıskandıracak şekilde davranmaktadır.
Bir tanrıça olan Aruru, Gılgamış’ın kibirini kırmak için bir plan yapar. Onun için Enkidu adında vahşi bir adam yaratır. Enkidu, Gılgamış’a meydan okur ve bir süre düşman gibi savaşırlar.
Ama sonra dost olurlar ve birlikte maceralara atılırlar.
Bir gün, Gılgamış daha büyük bir kahraman olmak istediğine karar verir. Ormanın koruyucusu Humbaba’ya karşı çıkmak için cesurca yola koyulurlar.
Bu savaş onlara bir lanet getirir, ama onlar yine de zafer kazanır.
Sonra tanrıça İştar, Gılgamış’ı reddettiği için onu cezalandırmak ister. Bir canavar gönderir ama Gılgamış ve Enkidu onu öldürürler. Ancak bu tanrıları çok kızdırır ve Enkidu ölüme mahkum edilir.
Enkidu’nun ölümü Gılgamış’ı çok üzse de, o hala daha büyük bir amacı olduğunu düşünür. Sonsuz yaşamın sırrını bulmak için uzun bir yolculuğa çıkar.
Sonunda, Gılgamış bir adamla tanışır. Bu adam, Tanrı‘nın bir sel ile insanları cezalandırmak istediğini anlatır.
Gılgamış, sonsuz yaşamı bulmak için uğraşır ama başarılı olamaz.
Sonunda normal bir ölümlü gibi yaşamaya devam eder.
Uruk halkı, onun ölümünü üzüntüyle karşılar ama onun cesaretini ve maceralarını asla unutmazlar.