Sevimli Ejderha Masalı
Ejderha Masalımıza hoş geldiniz. Bir varmış bir yokmuş. Neşeli Orman’da Tonti, Kınalı ve Kırmızı Benek adında üç sevimli arkadaş yaşarmış. Tonti, uzun kulaklı bir fil; Kınalı, turuncu bir tavuk; Kırmızı Benek ise küçük bir ejderhaymış. Bu üç arkadaş çok iyi anlaşır ve birlikte çok eğlenirlermiş.
Günlerden bir gün hep birlikte Neşeli Orman’ın sonundaki Mavi Göl’e gitmek için yola koyulmuşlar. Mavi Göl’ün çevresinde oyunlar oynayıp güzel vakit geçireceklerini düşündükçe çok heyecanlanmışlar. Yol boyunca sohbet ederek, eğlenerek ilerlemiş bu üç neşeli arkadaş. O kadar çok yürümüşler ki Kınalı tavuğun ayakları ağrımış.
“Ben çok yoruldum. Artık yürüyecek halim kalmadı,” demiş Kınalı tavuk.
“Ben daha yorulmadım. Seni sırtıma alabilirim. Böylece sen dinlenirken yola devam etmiş oluruz,” diye bir öneride bulunmuş fil Tonti.
Kırmızı Benek de arkadaşı Kınalı tavuk için bir şeyler yapmak istiyormuş. Bu yüzden hemen atılmış:
“Ben daha yorulmadım. Kınalı’yı ben taşıyabilirim.”
Bunun üzerine fil Tonti, Kırmızı Benek’e dönerek, “Sen Kınalı’yı taşıyabilecek kadar büyük değilsin ki. Yardım etmek istemen çok güzel ama şimdilik bu işi bana bırak, tamam mı?” demiş.
Sonra da Kınalı tavuğu hortumu ile tutarak sırtına koymuş. Kırmızı Benek kendi kendine, “Peki, ben ne zaman arkadaşlarım için bir şeyler yapacağım?” diye düşünmüş. Kınalı tavuk, Tonti’nin sırtında, Kırmızı Benek de onların yanında bir süre daha yürümeye devam etmişler. Yürüyerek Mavi Göl’e varmışlar. Mavi Göl’ün kenarında dinlenirken fil Tonti, “Benim karnım çok acıktı arkadaşlar,” demiş.
Kırmızı Benek ise, “Aslında ben de çok acıktım. Siz burada bekleyin, ben yiyecek bir şeyler bulup hemen gelirim,” demiş.
Yiyecek aramak için hareketlendiği sırada, Kınalı tavuk söze girmiş:
“Bir şeyler aramana gerek yok. Ben sizin için şimdi yumurta yaparım. Siz hiç merak etmeyin,” demiş Kınalı tavuk.
Ama bu duruma Kırmızı Benek birazcık üzülmüş:
“Ama yemeği de ben bulacaktım. Benim size bir faydam dokunmayacak mı?” diye söylenmiş.
Kınalı tavuk gülümseyerek, “Sen bizim için bir şeyler yapsan da yapmasan da bizim arkadaşımızsın Kırmızı Benek. Seni çok seviyoruz,” demiş. Ve Kınalı tavuk konuşmasına devam etmiş:
“Hem senin de çok önemli yeteneklerin var. Zamanı gelince bu yeteneklerini kullanarak çevrendekilere yardımcı olabilirsin. Bunun için üzülmene hiç gerek yok,” demiş. Hemen ardından birkaç tane yumurta yapmış ve arkadaşlarına vermiş. Hep beraber yumurtaları afiyetle yemişler. Karnı doyan Tonti’nin keyfi yerine gelmiş. Tonti ve Kınalı tavuk rengarenk çiçekler arasında dolaşırken, Kırmızı Benek bir köşeye çekilmiş ve kendi kendine mırıldanmaya başlamış:
“Yalnız kalan Kırmızı Benek. Biliyorum, arkadaşlarım beni çok seviyor. Ama keşke ben de onlar için bir şeyler yapabilseydim,” diye konuşmuş kendi kendine.
O sırada serin bir rüzgar esmiş. Hemen ardından yağmur başlamış. Hepsi ne yapacağını şaşırmış. Fil Tonti, “Eyvah! Bu yağmurda üşütüp hastalanacağız,” diye söylenmiş. Sırılsıklam olan Kınalı tavuk, “Haklısın Tonti, eğer tüylerim böyle ıslak kalırsa, rahatsızlanacağım,” diye eklemiş.
Onlar konuşurken, Kırmızı Benek’in aklına bir fikir gelmiş. “İlerideki ağaçların altına sığınalım. Sonra ben küçük bir ateş yakarım, hepimizi ısıtırım,” demiş Kırmızı Benek. Üç arkadaş birlikte ağaçların altına sığınmışlar. Kırmızı Benek, etrafta bulduğu çalı ve çırpıları toplamış. Hepsini bir araya getirmiş. Sonra derin bir nefes alıp çalıları üflemiş. Kırmızı Benek’in ağzından çıkan alevle çalılar birden tutuşmuş. Fil Tonti ve Kınalı tavuk ateşin etrafında toplanmışlar. Kınalı tavuk tüylerini kuruturken, Fil Tonti de iyice ısınmış. Ateşin etrafında ısınan Fil Tonti, Kırmızı Benek’e dönerek, “Bizim için yaptıklarına çok teşekkür ederiz, Kırmızı Benek,” demiş.
Kınalı tavuk eklemiş: “Sen iyi kalpli bir arkadaşsın. Sana söylediğim gibi, bize yardım etsen de, etmesen de biz seni seviyoruz.”
Arkadaşlarının bu güzel sözlerini duyunca, Kırmızı Benek çok mutlu olmuş. Ve bir süre sonra yağmur dinmiş. Üç arkadaş uzun uzun sohbet etmişler. Birbirlerine çok sevdiklerini söylemişler ve hava kararmadan Neşeli Orman’a geri dönmüşler. O günden sonra da neşeli oyunlar oynamaya devam etmişler.