Keloğlan İle Padişahın Kızı
Keloğlan uzun ve bir çok masal karakteri ile tanışın.
Keloğlan bir gün annesinin karşısına oturmuş. “Yalnızlıktan bıktım, artık evlenmek istiyorum. Saraya git ve Padişahın kızını iste.” demiş. Annesi buna karşı çıkmış ama Keloğlan onu dinlememiş. İlle de padişahın kızını isterim diye tutturmuş. Kadıncağız çaresiz saraya giderek padişahın karşısına çıkıp kızını Keloğlan’a istemiş. Padişah o gün iyi günündeymiş. Kadın’a hiç kızmamış. Bu iş için oğlunun gelmesini istemiş.
Kadın hemen evine giderek olup biteni oğluna anlatmış. Yarın sabah erkenden saraya gitmesini söylemiş. Keloğlan erkenden yola koyulmuş. Az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş. Biraz yürümüş, biraz dinlenmiş. Bir ağaç altında çıkınını açarak karnını doyurmuş. Bir güzel dinlenmiş. Bir dereden geçerken keloğlan bir ses duymuş. Bu çimlerin üzerinde çırpınan bir balığın sesiymiş.
Zavallı balık ölmek üzereymiş. Keloğlan koşmuş, balığı alarak hemen suyun içine salıvermiş. Keloğlan yeniden yollara koyulmuş. Su içmek için bir çeşme başına gelmiş. Tam bu sırada suda çabalayan bir karınca görmüş. Keloğlan bu zavallı karıncayı sudan çıkararak ölümden kurtarmış.
Keloğlan karınca ile balığı kurtardıktan sonra yeniden yola koyulmuş. Akşam olunca azılını yemiş. Sonra çayırların üzerinde derin bir uykuya dalmış. Güneşin ilk ışıklarıyla birlikte Keloğlan uyanmış. Biraz daha yürüdükten sonra saraya ulaşmış. Onu hemen padişahın huzuruna çıkarmışlar.
Padişah Keloğlan’la tanışmış. Onunla konuşmaya başlamış. Kızımı almak istiyorsan iki koşulumu da yerine getirmelisin. Bunların ikisini de başarırsan, kızımı sana vereceğim. Eğer koşulları yerine getiremezsen kızımı sana vermediğim gibi başına gelecekleri de iyi düşün.” demiş.
Adamlar çayıra bir torba pirinci dökmüşler. Keloğlan’a bu pirinçleri sabaha dek toplamasını söylemişler. Keloğlan şaşırmış. Bu işi kesinlikle başaramayacağını düşünmüş.
Oturup düşünmeye başlamış. Sabah olduğunda uyanan Keloğlan gördüklerine inanamamış.
Yerde tek bir pirinç tanesi bile yokmuş. O sırada Keloğlan ölümden kurtardığı karıncayı görmüş. Pirinçleri, arkadaşları ile birlikte onun topladığını anlamış. Keloğlan böylelikle ilk sınavı başarıyla geçmiş. Padişah bu kez ikinci koşulunu söylemiş. Şu yüzüğü gece denize atacağım. Sen de sabah olunca yüzüğü bulup bana getireceksin demiş.
Sabah olunca Keloğlan hemen denizin kıyısına gitmiş. Bu sırada dere kenarında kurtardığı balığı görmüş. Balığın ağzında suya atılan yüzük varmış. Çok sevinen Keloğlan bu yüzüğü alarak padişaha götürmüş. Keloğlan’ın başarılı olması padişahı şaşırtmış. Kızını Keloğlan’a vermek zorunda kalmış. Kırk gün süren düğün yapmışlar. Sonra hep birlikte saraylarında mutlu bir hayat sürmüşler.