Küçük Salyangoz Masalı

Bir varmış, bir yokmuş. Bir salyangoz ailesi varmış. ve bu salyangoz ailesinin mini adında bir yavrusu varmış. Mini sahip olduğu güzelliklerin değerini bilen bir salyangoz değilmiş. Hiçbir şeyden memnun olmaz, gün boyunca somurturmuş. Annesi onun bu haline çok üzülürmüş.

Yağmurlu bir bahar sabahı anne salyangoz erkenden kalkmış. En taze otları toplamış ve ailesi için güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamış. Sonra da herkesi uyandırmış. Mini Uykusundan uyandırıldığı için çok öfkelenmiş. “Ben uyumak istiyorum. Yemek yemek istemiyorum.” diye söylenmiş.

Ailece kahvaltı yaparlarken Mini hariç herkesin yüzü gülüyormuş. Mini’nin kardeşleri Kıvrık ve Anten hazırladığı kahvaltı için annelerine teşekkür etmişler. Ama Mini somurtup, “Hıh hepsi de çok kötü olmuş” diye söylenmeye devam etmiş.

Anne salyangoz yavrusunun söylediklerine biraz üzülürmüş ama belli etmemeye çalışırmış. Kahvaltıdan sonra Baba Salyangoz yavrularına seslenmiş. “Çocuklar şimdi de hep birlikte eğlenceli bir geziye çıkıyoruz.” demiş.

– “Yaşasın!” diye bağırmış Kıvrık ve Anten. Ama Mini hiç memnun olmamış ve somurtmaya devam etmiş. “Of bu yağmurlu havada gezmeye mi gidilirmiş” diye söylenmiş. Hepsi hazırlanıp yola koyulduğunda Mini de çaresizce onların peşine takılmış. Anne babaları önde, Mini’nin kardeşleri onların arkasında, Mini ise en arkada ilerliyorlarmış.

Mini’nin kardeşleri, Anten ve Kıvrık yolda giderken oyunu oynuyorlarmış. Mini’ye de kendileriyle oynamasını teklif etmişler. Ama mini “Kovalamaca mı oynuyorsunuz çok saçma” deyip oynamayı kabul etmemiş.

Mini yol boyunca kendi kendine konuşup duruyormuş. “Aman bu yağmurda büyük türlü dinmedi. Çok ıslandım. Yoruldum da.” Bir süre dinlenmeye karar vermiş. “Şu yapraklarının altında biraz bekleyeyim. Sonra onlara nasıl olsa yetişirim.” demiş kendi kendine.

O sırada Salyangoz ailesi yoluna devam ediyormuş. Yağmur altında bir süre yol aldıktan sonra anne Salyangoz, Mini’nin yanlarında olmadığını fark etmiş. Anlarında olmadığını fark etmiş.

– “Eyvah! mini ortalarda yok” diye telaşla bağırmış. Bütün aile çok endişelenmiş ve hep birlikte etrafı aramaya başlamışlar. Ama Mini’yi hiçbir yerde bulamamışlar. Bu arada yağmur dinmiş. Mini de yeniden yola koyulmuş.

Yolda ilerlerken etrafına dikkatlice bakınıyormuş. Ama anne ve babasından ve kardeşlerinden hiçbir iz yokmuş. Mini’nin yavaş yavaş karnı acıkmaya başlamış. “Annemin sabah hazırladığı taze otlardan olsa da yesem” demiş içinden. Sonra “Anne! Baba! Anten! Kıvrak!” diye var gücüyle seslenmiş ama kimseden cevap gelmemiş.

Mini korkudan tir tir titremeye başlamış. “Ya bir daha ailemi göremezsem” diye düşünmüş.

Yağmuru ya da yorgunluğunu bahane edip bir köşede dinlenmeseymiş şimdi ailesinin yanında olacakmış Mini. Bunları düşününce Mini’nin gözünden birkaç damla yaş dökülmüş. O sırada geldikleri yoldan geri dönen anne, baba ve yavru salyangozlar, yol kenarında çaresizce bekleyen Mini’yi fark etmişler ve hemen onun yanına gelmişler.

Ailesini karşısında gören Mini, “Anne, baba, kardeşlerim!” diye mutlulukla bağırmış. Hepsi birden Mini’ye sevgiyle sarılmışlar. Mini bu olaydan sonra sahip olduklarının değerini bilmeyi öğrenmiş ve eve dönerken yol boyunca “Annemin yemeklerini seviyorum, Yağmurun sesini seviyorum, Ailemi çok seviyorum!” diye neşe içinde şarkılar söylemiş.

Mavi Kuş ve Altın Yumurta masalını okumak ister misiniz?

Kaynak
İste Mama

Zeynep Aksoy

Merhaba herkese! Ben Renkli Rüya Zeynep! 2000 doğumlu, Ankara'nın sıcacık kucaklarında büyüdüm. Küçük bir ressam olarak başladım ve şimdi kendi masallarımı resimlerle hayata geçiriyorum. Renklerin büyülü dünyasına hoş geldiniz!

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu