Bremen Mızıkacıları Masalı
Bremen Mızıkacıları, Grimm Kardeşler'in yazdığı masallardan biridir. Fabl uslübunda yazılmıştır. Sahiplerinin kendilerine olan kötü tutumundan dolayı evden kaçan bir eşek, bir köpek, bir kedi ve bir horozun Bremen'e gidip orada müzisyenlik yapma düşleri ana temadır. Yola çıkarak iyi arkadaş olurlar.
Bir zamanlar Bremen kentinin yakınlarında bir çiftlik varmış. Bu çiftlikte türlü türlü hayvanlar yaşarmış. Tavuklar, kuzular, inekler, kazlar ve bir de eşek varmış. Eşek çiftliğin en çalışkan hayvanıymış. Gel zaman git zaman eşek ihtiyarlamış. Eskisi gibi çalışamaz olmuş. Çiftlik sahibi de artık işe yaramıyor diyerek, onu satmak istemiş. Eşeği almak isteyen bir adam çıkagelmiş.
Gelen adamı eşeğin gözü tutmamış. Kötü kalpli birisine benziyormuş. Eşek çiftlikten kaçmaya karar vermiş. Bir gece bütün çiftlik hayvanları uykudayken, çiftlikten gizlice ayrılmış. Nereye gideceğini bilmiyormuş. Saatlerce yürümüş. Biraz dinlenmeye karar vermiş. Bir ağacın altında ağlayan bir köpek görmüş.
Köpeğe: -Niye ağlıyorsun köpek kardeş? Diye sormuş.
Köpek: -Ben bu yakınlarda bir ailenin evini koruyordum. Ama artık ihtiyarladım. Gözlerim de pek iyi görmüyor. Eskisi gibi bekçilik yapamıyorum diye sahibim beni evden kovdu, demiş. Eşek de köpeğe kendi başından geçenleri anlatmış. Arkadaş olmaya karar vermişler.
Geceyi ağacın altında uyuyarak geçirmişler. Sabahleyin birlikte yola koyulmuşlar. Dağlar, dereler aşmışlar. Derken önlerine bir kedi çıkmış. Kedi de çok üzgün görünüyormuş.
Merak içinde sormuşlar:
-Kedi kardeş neden böyle üzgünsün?
Kedi gözyaşları içerisinde yanıt vermiş:
-Ben bu yakınlarda bir evde yaşıyordum. Evi farelerden koruyordum ama artık ihtiyarladım. Eskisi gibi fare tutamıyorum diye ev sahibim daha genç bir kedi alıp beni evden kovdu, diyerek sızlanmış.
-O zaman gel sen de bize katıl kedi kardeş, diyerek kediyi de aralarına almışlar. Beraberce yollarına devam etmişler.
Eşek, köpek ve kedi artık yalnız olmadıklarına seviniyorlarmış. Neşe içerisinde şarkılar söyleyerek yeniden yola koyulmuşlar. Bir dere kenarında su içmek için durdukları sırada, bir dalın üzerine tüneyen horozu görmüşler. Horoz çok üzgünmüş. Hep beraber horozun yanına varmışlar.
Hep bir ağızdan sormuşlar:
-Horoz kardeş, niye evinden uzaktasın. Üstelik de çok üzgün görünüyorsun.
Horoz yanıt vermiş: – Ben bu yakınlarda bir çiftlikte yaşıyor, sabah olunca da güneş doğar doğmaz öterek çiftlik sahiplerine, çalışma zamanlarının geldiğini haber veriyordum. Ama artık ihtiyarladım, zamanında ötemiyorum diye beni kesmeye kalktılar. Canımı zor kurtardım. Artık yalnız kaldığım için çok üzülüyorum. Eşek, köpek ve kedi horozu da aralarına almışlar.
Artık hiç birisi eskisi gibi üzgün değilmiş. Eşek neşeyle anırıyor, köpek havlıyor, kedi miyavlıyor, horoz da “Ü! Ürü! Üüü!” diyerek kendi şarkılarını söylüyorlarmış. Gün neşe içerisinde geçmiş. Akşam olmuş.
Güneş ufukta kaybolmuş. Artık geceyi geçirebilecekleri bir yer aramaya başlamışlar. Bu sırada uzakta ışıkları yanan bir kulübe görmüşler. Hep beraber kulübeye gitmişler. Camdan içeriye bakmışlar. İçeride kimsecikler yokmuş. “Ne de güzel. Kimsecikler yok. Tam da geceyi geçirebileceğimiz bir yer” diyerek içeriye girmişler. Işıkları söndürmüşler.
Eşek kapının önünde, köpek şöminenin başında, kedi masanın üzerinde, horoz ise yüksekçe bir yere tüneyerek başlamışlar uyumaya. Bu kulübe o civarda konaklayan azılı üç hayduta aitmiş. Haydutlardan birisi kulübeye geri gelmiş.
Işıkların sönmüş olduğunu görüp yavaşça kapıdan içeri süzülmüş. Tam bu anda olanlar olmuş. Haydutu gören horoz acı acı ötmeye başlamış. Karanlıkta gözleri parıl parıl parlayan kedi haydutun üzerine atladığı gibi yüzünü gözünü tırmalamaya başlamış.
Köpek haydutun paçasına yapıştığı gibi dişlerini geçirmiş. Kapıdan çıkmaya çalışan hayduta eşek de çifteyi basıvermiş. Haydut canını zor kurtarmış. Korku içerisinde arkadaşlarının yanına koşmuş.
Başına gelenleri anlatmış:
-Sakın kulübeye gitmeyin. Orada bir canavar var ki, korkunç seslerle bağırıyor, sivri sivri dişleri var, kömür gibi yanan gözleri ve çok kuvvetli ayakları var. Ben canımı zor kurtardım. Az daha beni yiyecekti.
Arkadaşlarını dinleyen haydutlar da korkudan titremeye başlamışlar. Hemen orayı terk edip uzaklara kaçmışlar. Dört kafadar yeni evlerinde bir ömür boyu mutlu yaşamışlar.