Güzel ve Çirkin Masalı
Masalımızın başladığı bu büyülü dünyaya hoş geldiniz! Bugün, gizemli bir şatoda, bir kız ve bir canavarın maceralarına tanık olacaksınız. Hazır mısınız? İşte başlıyoruz! 🏰✨
Bir varmış bir yokmuş. Uzak mı uzak diyarlarda üç kızı olan zengin bir tüccar varmış. Bu tüccar kızlarının içinden en çok güzeli severmiş. Güzel çok sevecen çok iyi kalpli bir kızmış. Ama ablaları güzelin aksine biraz kötü kalplilermiş.
Bir gün gemisinin fırtına da battığı haberini alan tüccar, bu kötü habere inanmak istememiş. Gemisini kontrol etmeye limana gitmek için hazırlanmaya başlamış.
Yola çıkmadan da kızlarına sormuş;
Size gelirken ne getirmemi istersiniz?
Güzelin ablaları hemen isteklerini saymaya başlamışlar. Ne istememişler ki? Altın kolyeler, ipek eşarplar, güzel kumaşlar.
Güzelse babasından sadece gül istemiş. Ve babası yola çıkmış. Az gitmiş, uz gitmiş limana varmış. Bir de ne görsün? Gemisi gerçekten de sular altında. Çaresiz bir şekilde cebindeki son parasıyla eve dönüş yoluna koyulmuş.
Fakat ne yazık ki cebinde kalan son parayı da hırsızlara çaldırmış. Yorgunluk ve açlık, tam onu ümitsizliğe itecekken karşısına güzel mi güzel bir şato çıkmış. Şatodan içeriye girmiş. Seslenmiş, seslenmiş ama etrafta kimsecikler yokmuş. Sonra yemek masasında güzel bir sofra kuruluymuş.
Kimse de gelmeyince, açlığa daha fazla dayanamamış ve oturmuş, masadaki güzel yemeklerin hepsini bir güzel yemiş. Sonra uykusu gelmiş. Esnemeye başlamış. Odalardan birine geçip uyuyayım demiş. Uyumuş.
Ertesi gün eve gitmek için şatodan çıktığında bahçede çok güzel güller görmüş. Aklına Güzelin istediği gül gelince de, bir tanecik koparıp kızına götürmeye karar vermiş. Ama o da ne? Birden bire ortaya bir canavar çıkmış. Canavar aslana benziyormuş. Ama aslan değilmiş.
İnsana benziyormuş ama insan da değilmiş. Çok çirkin ve çok korkunç görünüyormuş. Hemen hiddetle tüccara bağırmış.
Nasıl olur da benim gül bahçemden gül koparırsın.
Tüccar gülü kızının istediğini etrafta izin isteyecek kimseyi de göremeyince koparmasında bir sakınca olmadığını düşündüğünü söylemiş. Ve çok özür dilemiş canavardan. Ama canavar hayır seni affetmiyorum. Madem gülü kızına götürüyorsun onu bana getireceksin. Ve ömrü boyunca da benimle bu şatoda yaşayacak. Seni ancak bu şartla affederim demiş.
Tüccar çaresizce eve dönmüş ve olanları kızı güzele anlatmış. Güzel çok iyi kalpli bir kız olduğu için ve babasını çok sevdiği için canavarın isteğine razı olmuş.
Tüccar kızını şatoya götürüp oraya bırakıp istemeye istemeye evine geri dönmüş. Güzel bu şatoda çirkinle yaşamaya başlamış. İlk zamanlar çok korkuyormuş ama zamanla canavara alışmaya başlamış.
Çirkin de güzele çok iyi davranıyormuş. Ona her gün yeni taze güller getiriyor ve ona dans etmeyi öğretiyormuş. Güzel gün geçtikçe çirkini sevmeye başlamış.
Bir yandan babasını da çok özlüyormuş. Bu arada güzel çirkin’in ona verdiği aynadan babasını görebiliyormuş. Böylelikle özlemini bir derecede olsa gideriyormuş.
Bir gün güzel aynada babasına bakarken onun hasta olduğunu görüp çok üzülmüş. Çirkin’den babasını görmeye gitmek için izin istemiş.
Çirkin, gidebilirsin ama gidersen bir daha geri dönmeyeceğini biliyorum. Eğer dönmezsen ben sensiz yaşayamam demiş.
Güzel Çirkin’e, asla böyle bir şey olmayacağını, birkaç gün kalıp geri döneceğine dair söz vermiş ve ertesi gün yola çıkmış.
Güzel babasının yanında günlerin nasıl geçtiğini fark etmemiş. Bir gece rüyasında Çirkin’i görmüş. Çok kötü görünüyormuş. Bir cam kavanozun içinde kımıldamadan yatıyormuş. Güzel büyük bir pişmanlıkla sabah olunca hemen şatoya geri dönmüş.
Her yerde Çirkin’i aramış ama bir türlü bulamamış. Ağlayarak bahçeye çıktığında Çirkin’in yerde yattığını görmüş ve hemen yanına gitmiş.
Ağlayarak, çirkin lütfen beni bırakma seni seviyorum demiş.
Çirkin güçlükle konuşmuş. Güzel, geldin demek. Bir daha gelmeyeceksin sandım demiş.
Güzel, olur mu hiç? Bak geri döndüm ve bir daha asla senin yanından ayrılmayacağım demiş ve çirkinin yanağından öpmüş. Bir anda çirkin çok yakışıklı bir Prens‘e dönüşmüş. Güzel ne olduğunu anlayamamış. Şaşkınlık ve telaş içinde. Sen de kimsin? Çirkin nereye gitti demiş?
Yakışıklı prens; Çirkin bendim, yıllar önce kötü bir büyücü bana bir büyü yaptı. Ancak güzel bir kız beni severse büyü bozulacaktı, ve sayende büyü bozuldu. O kadar mutluyum ki demiş.
O günden sonra mutlu, mesut bir ömür boyu yaşamışlar. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.
Gökten üç elma düşmüş, biri Güzel‘in, biri Çirkin’in, biri de bu masalı dinleyen siz çocukların başına.